8 Mart 2017 Çarşamba

Birini hipnotize etmek gerçekten mümkün mü?

   

Hipnotize Olmak Nasıl Mümkün??



   Hipnotize olmanın gerçekten mümkün olduğunu biliyor muydun? Evet,  bilimsel olarak, deneyle ve kanıtla ispatlanan bir şekilde, "Hipnotizma" gerçek.


   Her türlüsü değil tabii, ilüzyonistlerin seyirciyi köpek gibi havlatması ne kadar gerçek belli değil; sigarayı bırakmak, kilo vermek için gidilen hipnotizmacıların etkisi de tartışılır. Ama New York Times'da yayınlanan bir makaleye göre, denekler hipnotize edilip, yazılı olarak onlara gösterilen kelimelerin bilmedikleri bir dilde olduğu söylendiğinde; MRI taramalarında bile gözle görülür şekilde beyinleri, kendilerine gösterilen kelimeleri yabancı dil gibi algılamış ve dil ile ilgili bölge hareketlenmemiş bile.

   Yani bir şey var. Mekaniğini tam olarak anlamasak da trans haline geçişin mümkün olduğunu ve bir şeyleri değiştirdiğini anlıyoruz.

   Hipnotize olma hali tam olarak şöyle tanımlanıyor: “Hayal gücünün aşırı aktif hale geldiği, rahatlama ve telkine açık olma, odaklanarak dış dünyadan uzaklaşma hali.” Bir kitaba ya da filme konsantre olduğunda olduğu gibi…

   Freud demiş ya; id, ego, superego diye, tamam Freud eskidi artık ama bilinç ve bilinçaltı arasında hala fark var. Bilinçli olarak yaptığın hareketlere karar veriyorsun ama bilinçaltın hislerini, duygularını kontrol ediyor. Bu yüzden de eğer hipnotize edildiysen, seni hipnotize eden kişi de bu duygularınla oynuyor zaten. Bilinçaltın, senin hatıralarını attığın yer aynı zamanda. Dolayısıyla hipnotize olmuş bir insan, normalde hatırlayamadığı şeyleri de bazen hatırlayabiliyor. Ya da hipnotize eden kişi manipülatif bir insansa, sahte hatıralar yaratmana da sebep olabiliyor, olmamış şeyleri olmuş gibi hatırlıyorsun.

   Bir iyi haber ise, hipnotize olmuş kişiye istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün değil. Trans halindeyken utanç duygusu yok oluyor, ama kendini korumayla ilgili içgüdüler yok olmuyor. Yani arkadaşını hipnotize edip rezil edebilirsin ama; “Hadi camdan atla Pikachu!” dersen, onu yemiyor.

   Hipnoz üç olgunun bir araya gelmesiyle oluşuyor; dikkatinin yoğunlaştırılması, dilin kullanılışı ve görevler. Hipnotize eden kişi önce senin dikkatini bir noktaya odaklayarak dış dünyayla alakanı kesiyor. Kullandıkları dil, seçtikleri kelimelerle de güçlü telkinlerde bulunarak şüpheyi elimine ediyorlar. Son olarak da ufak görevler vererek, testler yaparak seni hipnotize olduğuna inandırıyorlar, böylece daha çok hipnotize oluyorsun. Nasıl? Mesela gözlerin ağırlaşıyor dedikçe, sen “Evet, gözlerim ağırlaşıyor…” diye hissedersen zaten hipnotize olmaya başladığını düşündüğün için, giderek telkinlere daha açık hale geliyorsun.

   Biraz rüya görmek gibi, biraz da uykunda birinin senin kulağına bir şeyler fısıldaması gibi. Nasıl uyku halinde bilinç kapalı, bilinçaltı açık oluyorsa; hipnotizma da öyle. Zaten “Hypnosys” kelimesi Yunanca’da “Uyku” kelimesinden geliyor.

   Hipnotizma için kullanılan başka bir kelime de, “Mesmerizm”; Franz Mesmer diye bir adamın farklı hipnotizma yöntemleri geliştirip “Benimki başka, benimki mesmerizm.” demesiyle ortaya çıkıyor. Yöntemi farklı, ama yaptığı iş aynı.

   Hipnotizma öyle ya da böyle çok eskiden beri kullanılıyor; ama bilinen en eski, isimli ve tarihli kayıt İbn-i Sina'dan. Sonrasında 1800'lerde Alman doktor Mesmer bunu yaygın hale getiriyor. Freud da hipnotizmayı inceliyor ve kullanıyor evet; ama tabii 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra hipnotizma, tıbbi literatürde giderek psikoterapiye evriliyor.

   Bilinen en başarılı hipnotistlerden biri olan, Milton Erickson diye bir adamla ilgili ilginç bir hikaye var. Deniyor ki adam hipnotize etmekte o kadar becerekliymiş ki, kendisine getirilen bir oğlan çocuğunun kafasındaki yarığa anestezi uygulamadan dikiş atmaya başlamadan önce çocuğa, ne yapacağını detaylıca tarif etmeye başlamış; hareketlerle göstererek, nasıl yarayı temizleyeceğini, dikişi nasıl atacağını, nasıl bağlayacağını detaylıca uzun uzun anlatmış. En sonunda huzursuzlanan çocuk, “Tamam anladık, acımayacak, haydi at dikişi artık.” dediğinde Ericson “Dikişin atıldı, bitti bile.” demiş.

   Tabii ne kadar doğru bir hikaye ben bilmiyorum, ama yazılana çizilene bakılırsa gerçek olma ihtimali var; trans hali, hislerin ve duyguların yönlendirilmesi, kontrol edilmesi...
   İnsanın kolayca manipüle  edilebileceğini bilmesi hoş bir duygu değil tabii, ama bir başka iyi haber de hipnotize edilebilmen için aslında buna inanman ve istemen gerekiyor. Ben hipnotize olmam diyen adamı hipnotize etmek de mümkün değil yani.

   Birine bir şey yaptırabilmeyi umarak buraya tıkladıysan da kusura bakma, ama zaten elalemin kafasının içinde ne işin var? Uyuyan arkadaşının elini ılık suya sok bence, o da eğlenceli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder