Uykusuzluk…
Geceleri saatlerce yatakta dönüp sonra tüm gün gözlerini açık tutmaya çalışmak çok gıcık bir şey değil mi? Peki acaba gece bir türlü uyuyamıyor olup, gün içinde gözlerini açık tutamamak bir şeylere işaret ediyor olabilir mi? Şu, "Geç yatan insanlar daha zekiymiş…" geyiği ne kadar doğru?
Biyolojik olarak uykuya mutlaka ihtiyaç duyduğumuz bir
gerçek. Yeterince uzun süre uykusuz kalmanın akıl sağlığını kaybetmekten ölüme
kadar bir sürü şeye yol açtığını biliyoruz. Fakat niye uykuya ihtiyacımız
olduğunu hala bilmiyoruz. Bilim insanları hala niye canlıların uykuya ihtiyaç
duyduğunu araştırıyorlar.
Bilinmeyen ana sebebe rağmen; deneylerle ölçebildiğimiz
bilgiler gösteriyor ki, minimum ihtiyaç duyduğumuz uyku günde 6 saat iken, en sağlıklısı günde 7 ila 8 saat civarı uyumak.
Küçük çocuklarda bu 10 saate çıkabiliyorken, yaşlılarda 5-6 saate kadar
düşebiliyor. Belki o yüzden dedelerimiz ninelerimiz sabahın köründe kalkmaktan
gocunmuyorlar.
Sirkadiyen ritim diye bir şey var, vücudun günlük ritmi.
Kısa bir tanımı şöyle: "Davranışlarda veya fizyolojik süreçlerde günlük
gerçekleşen (24 saatlik aralıklarla tekrarlanan) uyku-uyanıklık döngüsü gibi
biyolojik değişmeler veya ritimler." Bu ritim sadece uyku döngüsünü
tanımlamıyor tabii, sindirim sisteminden, vücut ısısına, hormonlardan nabız
hızına vücudumuzun bir gün içinde geçirdiği değişikliklerin tamamından
bahsediliyor. Fakat sirkadiyen döngüden bahsederken göz önünde bulundurmamız
gereken çok ilginç bir şey daha var; o da, güneşin doğmasına, batmasına bağlı
olduğu düşünülen bu döngünün, bazı insanlarda 24 saat yerine 25 saatlik bir
döngü olduğunun gözlemlenmiş olması. Yani belki de senin vücudun günler 25
saatmiş gibi davrandığı için her gün bir saat daha geç yatmak, bir saat daha
geç kalkmak istiyorsun?
Hani kalkıp çok farklı bir zaman dilimindeki uzak bir ülkeye
seyahat ettiğinde “jet lag” olursun ya... İste “jet lag” in bilimsel açıklaması
bu, vücudun geceymiş, artık yatıp uyumak lazımmış gibi davranırken senin uçağın
öğlen vaktine inerse, bütün gün, hatta belki bir kaç gün sersem gibi
dolaşabilirsin ortalıkta. İyi haber ise, vücut kendisini kısa sürede güneşin
hareketine göre tekrar düzenleyebiliyor. En fazla 3 gün içinde “jet lag” den
kurtuluyorsun yani.
Gelelim “Gece geç yatan insanlar daha zeki midir?” sorusuna. Bunu belki Facebook’da paylaştı birileri ya da kısa alıntılar olarak bir yerlerde gördün. İşin aslı, bu mesele ne doğru ne de yanlış. Eğer senin vücut ritmin günleri 25 saat gibi anlıyorsa, beyninin de aktif olduğu saatler diğer insanların aktif saatlerinden farklı olacaktır. Özellikle iş okul gibi, seni her sabah erken kalkmaya zorlayan bir dış etken yoksa ve sen uykun gelince yatıp, uykunu alınca kalkarsan bir kaç gün içinde en aktif olduğun saatler, giderek gece daha geç saatlere doğru kaymaya başlayabilir. Bu yüzden de etrafında gece 11'de gözleri kapanmaya başlayan arkadaşlarına kıyasla, sabah karşı 2'ye doğru sen hala projenin üstünde rahatlıkla çalışıyor olabilirsin.
Gelelim “Gece geç yatan insanlar daha zeki midir?” sorusuna. Bunu belki Facebook’da paylaştı birileri ya da kısa alıntılar olarak bir yerlerde gördün. İşin aslı, bu mesele ne doğru ne de yanlış. Eğer senin vücut ritmin günleri 25 saat gibi anlıyorsa, beyninin de aktif olduğu saatler diğer insanların aktif saatlerinden farklı olacaktır. Özellikle iş okul gibi, seni her sabah erken kalkmaya zorlayan bir dış etken yoksa ve sen uykun gelince yatıp, uykunu alınca kalkarsan bir kaç gün içinde en aktif olduğun saatler, giderek gece daha geç saatlere doğru kaymaya başlayabilir. Bu yüzden de etrafında gece 11'de gözleri kapanmaya başlayan arkadaşlarına kıyasla, sabah karşı 2'ye doğru sen hala projenin üstünde rahatlıkla çalışıyor olabilirsin.
Hala incelenen (o yüzden kesindir diyemiyorum) başka bir
teori ise şu şekilde; mağaralarda kabileler halinde yaşadığımız dönemlerde,
geceleri herkesin aynı anda uyuması güvenli olmadığı için, bazı insanların gece
nöbet tutacak şekilde bir uyku ritmi ile evrildiğini düşünen bilim insanları
var. Bu hesapta, nüfusun hemen hemen yarısı geceleri aktif olacak şekilde
evrilmiş. Ama dediğim gibi, bu teori kesin bir şekilde ispatlanmış değil.
Vücudun kendi ritminin, duvarda asılı olan saatin
gösterdiğinden farklı olması (ki buna da “sosyal jet lag” adı veriliyor),
sadece geceleri aktif olduğun anlamına gelmeyebilir. Farklı başka problemlere
de sebep olabiliyor bu durum. En belirgini de metabolizmanın düzenini bozduğu
için kilo almaya yol açması ve hatta şeker hastalığına sebep olan etken
arasında olması.
Peki bunu düzene sokmanın bir yolu yok mu? Vücut saatin
kolundaki saatten farklı olabilir, günleri 25 saat gibi yaşamaya çalışıyor
olabilir. Ama daha önce “jet lag” den bahsederken söylediğim gibi, farklı bir
zaman dilimine alışmanın bir kaç gün içerisinde mümkün olduğu gibi, sosyal “jet
lag” ile başa çıkmak da mümkün. Sadece biraz daha fazla çaba gerektiriyor.
Herkesle birlikte aktif kalabilmek için, metabolizmanın düzene oturması için,
çok kesin yatma ve kalkma zamanları belirleyip buna uymak gerekiyor.
Tabi bu demek değil ki herkes aynı anda uyumalı ya da
uyanmalı. Şahsen, imkanı olan herkesin zamanı istediği şekilde
değerlendirmesinin en verimli sonuçlara yol açacağını düşünüyorum. Ama tabi
bunu patrona açıklamaya çalışmak biraz sıkıntılı olabilir.
Lütfen devam et! lütfen uyan!
YanıtlaSil